26 Şubat 2011 Cumartesi

İstanbul Belediye:3 Galatasaray:1

İlk yarıda silik görünümlü bir İstanbul Belediye takımı vardı. Buna nazaran çok aktif olmasa da rüzgarı da arkasına alan bir Galatasaray izledik. Net pozisyonun olmadığı ilk yarıda Sabri'nin güzel pasını usta vuruşuyla değerlendirdi Baros.

İkinci yarı Abdullah Avcı'nın hamleleri gelirken açıkçası Hagi'den de bir kaç hamle bekledim. Ancak O'nun da eli kolu bağlı. Hataları yok mu elbette var ama adama hep enkaz kadro devredildi. Hep kurtarıcı olarak geldi Galatasaray'a. 2005'te de bu durum böyleydi. Şimdi de öyle. Her baba yiğit sokamaz taşın altına elini böyle durumlarda. O yüzden Hagi saygıdan çok daha fazlasını hak ediyor. En azından çalışıyor, bir şeyler yapmaya çalışıyor. Hagi hakkında konuşurken bunu göz önünde bulundurmak gerekir diye düşünüyorum. Hagi'den daha çok tepkiyi hak edenler var yönetimde. Onlara söylenin, sövün.

Fazla detaya girmeye gerek yok. Yine anlamsız, on dakika içinde yenen iki saçma gol ile Galatasaray geriye düştü. Sonrasında gelen Fırat Aydınus penaltısı da tuzu biberi oldu. Aklıma bir Ankaraspor-Galatasaray maçı geldi. Jaba kendini yere salmış , Sayın Aydınus yine beyaz noktaya yönelmişti. Sene yanılmıyorsam 2006 idi. Benzer bir pozisyon ve yine penaltı çalan bir Fırat Aydınus. Sene 2011. Ayrıca Pino'nun tekmesine kırmızıyı çıkaramayan Aydınus. Ne yazık ki eyyamcılıkta Bünyamin Gezer'e yaklaştı. Hakem olmak bu kadar basitse ben de istiyorum bir tane. Çıkar yönetirim. Bir ona bir buna çalarım. Eyyam da yaparım. Her hafta maç da yönetirim. Paramı da alırım. İngilizcem de var. FIFA hakemi de olabilir miyim? Ne dersiniz?

Ama ben de vicdan var. Pardon ben almayayım!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder