30 Nisan 2010 Cuma

Fulham:2 Hamburg:1 -- Liverpool:2 A.Madrid:1

Petric o muhteşem golü attığında Fulham'ın işi biter diye düşünüyordum.Finalde görmek istediğim bir takımdı.Ve bunu başardılar.

Cüneyt Çakır'ın yönettiği ve gurur duyduğum bir maç oldu.Haliyle Doğan Babacanlı yılları göremediğim ve Ahmet Çakar'ın Şampiyonlar Ligi yarı final maçlarını hayal meyal hatırladığım için Cüneyt Hoca'yı bu yarı finalde görmek gurur verdi.

69'da Simon Davies dengeyi getirdi.Sonra Macar Zoltan Gera 76'da "biz gidiyoruz finale" dedi.

Hamburg da böylece kendi evinde final oynama şansını kaybetti.





Gelelim Liverpool-A.madrid maçına...
Galatasaray ve Lizbon eşlemelerinde hakemlerin büyük katkısıyla tur atlayan A.Madrid Liverpool'u uzatmada devirdi.

Liverpool 44'te Aquilani öne geçti ve turu eşitledi.Uzatmada ise (95) Benaoyun avantajı Liverpool'a getirse de Forlan buna dur dedi. 102. dakikada A.Madrid için final kapısı açıldı.

Torres yokluğu elbette büyük eksiklik ancak büyük baskı kurdular Madrid karşısında.
Uzatmada 2-0 'ı da buldular ancak Forlan'a engel olamadılar.

Fulham alsın kupayı da bari bu kadar emek boşa gitmesin!



28 Nisan 2010 Çarşamba

Barcelona:1 Inter:0

Inter, kendi evinde 3-1 kazandığı maçın rövanşında Barcelona’ya 1-0 kaybetmesine rağmen finale yükselmeyi başardı.

Ölümüne defans ölümüne catenaccio , Inter'e turu getirdi.Jose bize Helenio Herrera'yı hatırlattı.

Thiago Motta 26'da atıldı.

84.dakikada Gerrard Pique ; Barca forvetlerinin yapamadığını yaptı.Akıl dolu güzel bir gol attı ama yetmedi.Jose Pep'i eledi.Pep sınıfta kaldı.Zlatan'ı oyundan niye aldı.Gece uzun uzun tekrar bi düşünsün bakalım!

Mourinho'nun Nou Camp'ta maç sonu şovu ve su fiskiyelerinin hemen çalışmaya başlaması işin ayrı boyutu.




















*Valdes Mourinho'yu engellemeye çalışırken

27 Nisan 2010 Salı

O.Lyon:0 Bayern Munich:3

Bayern Münih, yarı final ilk maçında 1-0 yendiği Lyon'u, deplasmanda Oliç'in 3 golüyle 3-0 yenerek Şampiyonlar Ligi'nde adını finale yazdırdı.

Lyon'da Cris 59.dakikada kırmızı kart görerek oyun dışında kaldı.

Karşılaşmada 90 dakika boyunca forma giyen Hamit Altıntop finalde de forma giymesi halinde Şampiyonlar Ligi Finali'nde forma giyen ikinci Türk oyuncu olacak.
İlki Yıldıray Baştürk(Leverkusen)


Ligin Kaderi!

http://www.jaglersport.com/yazi.php?id=581

Her iki tarafa da gitti,geldi maç.Bu kadar bol pozisyonlu maçın golsüz tamamlanması gerçekten mucize. Galatasaray için artık havlu attı diyebiliriz.Bursaspor içinse Sami Yen’de en azından yenilmedi diyoruz.Bu sezon Kadıköy ve İnönü’de de 3 puanı ceplerine koydular.”Bir takım nasıl şampiyon olur” un dersini vermek üzereler.

Bursaspor’un iki maçı kaldı.En büyük avantajları ise; 33. haftada Ankaraspor’dan gelen 3 puan. Ve o hafta da Fenerbahçe’nin Ankaragücü ile Ankara’da oynaması Bursa için umut verici. Ankaragücü ile Bursaspor’un kardeş takım olduğunu biliyoruz. Şimdi göstersin bakalım Ankaragücü kardeşliğini. Belki de Bursa’yı şampiyon yapacaklar. Son hafta ise tadından yenmez. Bursaspor Beşiktaş ile oynarken, Fenerbahçe’de Trabzonspor ile. Bakalım bekleyip göreceğiz.
Galatasaray’a baktığımızda ise iyi maçlarından birini oynadı.Tek eksiği goldü.Ama olmadı.Ayrıca yönetim şunu bilmelidir ki; artık yabancı bir kaleci alınmamalıdır.Son iki senedir bu strateji tutmadı.Önümüzdeki sezon Aykut-Ufuk ikilisi ile devam edilmelidir.En azından bir yabancı hakkı o bölgede eksilmiş olur.

Bu ligde, şu hakem kadrosunda beğendiğim isimlerden biriydi Bünyamin Gezer. Ancak bu sezon inanılmaz kötü durumda. Eyyamla falan işi olmazdı Bünyamin Hoca’nın. Ne gördüyse onu çalardı. Fakat bu sezon özellikle Fenerbahçe-Galatasaray maçından sonra yaşadıkları ve otoritesini kaybetmesi ya da başkasına devretmesi verdiği kararları çok etkiliyor.

Galatasaray-Bursaspor maçı inanılmaz tempolu,güzel bir maç oldu.Ama Bünyamin Hoca yapma işte! Ligin kaderini etkileme. Lucas Neill’ın ilk sarısı ne kadar yanlışsa Zapo’nun da oyundan atılışı bir o kadar yanlış.Ceza sahası yayının orda Elano’yu indiriyorlar Bünyamin Hoca devam diyor. Sonrasında iki tane Bursaspor serbest vuruş kazanıyor.Bu kazanılan atışlar Galatasaray’a verilmeyen faulun bire bir benzeri.Siz bunları yaparsanız bu insanlar sizin hakemliğinize nasıl inanacak. Sonra başladı Bursa alehine birkaç karar. İnsanları başka şeylere düşünmeye teşvik etmenin ne alemi var?
Bu kadar güzel , hızlı bir oyunu böyle katletmenin ne gereği var?

Şu Süper Lig’de bu işler neden böyle yürür ? Sonra da diyoruz Avrupa’da futbol şöyle , Avrupa’da futbol böyle. Bırakalım bu işleri.
Son olarak Hikmet Karaman Salzburg-Rapid Wien maçını izlemiş , bizim ligimizle kıyaslıyordu maçı.”Maçta hiçbir gerginlik yokmuş,hakem de çok güzel yönetmiş”

Hikmet Hocam Avusturya’da en popüler spor dalı bir kere futbol değil.Futbola önem verdikleri söylenemez halkın. İlk beşe sokmuyorlar çünkü. Ayrıca on milyon nüfuslu bir ülkeden bahsediyorsunuz. Atmosfer sıfır,ilgi alaka sıfır. Haliyle maçta ne tür bir gerginlik,ne tür bir hakem baskısı görebilirsiniz ki. Bizim ligimizle Avusturya ligini karşılaştırmak çok gereksiz bir kıyaslama!

23 Nisan 2010 Cuma

Uefa'da yarı final gecesi

UEFA Avrupa Ligi Yarı Final ilk maçında Atletico Madrid ile Liverpool Vicente Calderon'da karşı karşıya geldi.

Gol 9. dakikada Forlan'dan geldi.

Diğer maçta ise; Alman temsilcisi Hamburg ile İngiliz temsilcisi Fulham karşı karşıya geldi.

Maçta gol sesi çıkmadı.



21 Nisan 2010 Çarşamba

Bayern Munich:1 O.Lyon:0

Ribery'in direkt atıldığı,Toulalan 'ın 5 dakika içinde çift sarıdan atıldığı maçta Robben ile Bayern güldü.

Bayern Münih'te 37. dakikada kırmızı kart gören Franck Ribery ve 27. dakikada sarı kart gören Danijel Pranjic cezalı olduğu için rövanş maçında forma giyemeyecekler. Lyon'da ise kırmızı kart gören Jeremy Toulalan da cezalı duruma düştüğü için rövanş maçını kaçıracak.





20 Nisan 2010 Salı

Inter:3 Barcelona:1

Barca'yı 14 saatlik yolculuk etkilemiş bu belli. Öne geçmelerine rağmen bunu koruyamadılar.Nou Camp'ta ilk yarı bulacakları bir gol işi çözer.İkinci yarı alır götürürler.Ancak dikkat edilmesi gereken bir isim var. O da Mourinho. İmha planını maç bitiminde hazırlamıştır.Hiç sevmem kendisini.Ama adam zeki adam.Çalışıyor,çalıştırıyor.

Bu arada Maicon.Sen sağ bek değil misin arkadaş? Önce Juventus'u yıktın.Şimdi de Barcelona'yı.Ama nazar değdirdik adama. Çıktı oyundan umarım önemli değildir.Nou Camp'ta görmek isteriz kendisini. Puyol cezalı,Stankoviç cezalı. Ama şunu söyleyim şölen bekliyor bizi haftaya.




Inter-Barcelona 20 Nisan 2010--21:45

Avrupa Şampiyonlar Ligi yarı final ilk maçında İnter ile Barcelona karşı karşıya geliyor. İlk maç San Siro'da.
Barca için yolculuk zor geçti.Yanardağ muhabbeti yüzünden otobüs ile 14 saat yolculuk yapmak zorunda kaldılar.

İki takımda son durum şu şekilde:

İnter'de sakat oyuncu olarak Toldo gösterilebilir.
Kart sınırında olanlar ise Walter Samuel, Maicon, Javier Zanetti, Stankovic.

Barcelona'da ise sakat:Andres İniesta
Kart sınırında olan oyuncu ise: Carles Puyol

İnter'in son 4 Barca maçında golü yok.Ayrıca İnter bu sezon kendi evinde Şampiyonlar Ligi ve lig dahil hiç yenilmedi.
Son olarak maçı Star mı yayınlıyor? Tabii ki hayır. Onların umrunda mı sanki(!)


19 Nisan 2010 Pazartesi

Çapsız!

Bir futbolsever olarak geçen hafta bazı şeyleri dile getirmiştim. Neydi Onlar?

“Önümüzdeki hafta Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi var. Medyaya yansıyanlara bakarsak Hüseyin Göçek bu maça verilecekmiş. Şunu söyleyeyim. Hüseyin Göçek o maça verilirse maç toz duman olur. Kapasitesi olan bir hakem verilmeli düşünüyorum. Derbinin hakemi formda isim Mustafa Kamil Abitoğlu olmalıdır.”

Bunu görmek için mümeccim olmaya gerek yok.Bazı hakemler vardır.Geçmişte ne yaptıkları bellidir. Sayın Göçek’in derbiyi kaldıramayacağı çok belliydi. Çünkü bu kalitede bir isim değil. Daha önce yine Kadıköy’de bir Fenerbahçe – Galatasaray maçı yönetmiş. Orda zaten kendini belli etmiş.Pozisyonlara yakın olmasına rağmen verdiği yanlış ve anlamsız kararlardan her maçta en az iki tane bulabilirsiniz. Üstelik Beşiktaş cephesi de derbi öncesi bir açıklama yapmış . Ne demiş? “Göçek ve Yunus Yıldırım’ı istemiyoruz”

Bu açıklama ne kadar yanlışsa Mhk’nın da Hüseyin Göçek’i bu maça vermesi bir o kadar yanlıştır. Her maçtan sonra sanırım bu kurulun ve hakemlerin konuşulması bazılarının işine geliyor. Seviniyorlar herhalde anlam veremiyorum. Ayrıca Sayın Göçek ile maçın yardımcı hakemi Serkan Gençerler arasında bir fark var mı ben göremedim. Üç kırmızı kartın üçü de yardımcı hakeme ait. Bir ara orta hakem kendisi sandım.Ernst’in kırmızısında Hüseyin Göçek pozisyona uzaklığı iki metre.Pozisyonu tam devam ettirecekken Serkan Gençerler 50 metreden hocasını uyarıyor kırmızı diye. Dün akşam bir maçtan çok daha fazlasını izledik bunu söyleyeyim.


Bilica’nın olayına gelirsek…

Son zamanlarda moda haline geldi penaltı noktasını eşelemek. Hatırlarsanız bir Manchester United-Liverpool maçında da Torres, United’ın kazandığı penaltı öncesi penaltı noktasına şöyle bir tekme savurmuştu.
Peki Bilica ne yaptı? Suyunu çıkardı resmen. Top ile Bobo içine girsin diye sanırım o bölgede bir çukur açtı. Sayın Göçek ve 50 metreden kırmızı kararı veren Gençerler ne yaptı peki? Onlarda uyumayı tercih etti.

Maça gelirsek, Sayın Denizli’nin çıkardığı kadroyu görünce aklıma Skibbe geldi. O da Şampiyonlar Ligi ön eleme maçında Bükreş karşına Sami Yen’de tam yedi savunma oyuncusuna görev vermişti.Mustafa Denizli de Kadıköy’e bu yapıda çıktı.Halbuki Beşiktaş için ha beraberlik ha mağlubiyet. Fark yok. Çünkü şampiyonluk gidiyor. Gitti de nitekim. Serdar Özkan 75’te , Holosko ise 85’te oyuna girdi. İkisi de maçı çözecek isimler. Hızlı,kanatlardan gelebilen isimler. Ama Denizli bu şekilde düşünmemiş.

Bu sonuçla beraber herkese göre Bursapor ile Fenerbahçe tepede yalnız kaldı. Ancak
Şampiyonluk yolu Ali Sami Yen’den geçecek. Haftaya çok önemli bir Galatasaray-Bursaspor maçı var. Galatasaray’ın şampiyonluk şansı yok diyenlere katılmıyorum. Haftaya her şey belli olacak. Öncesinde oynanacak olan Kasımpaşa-Fenerbahçe maçı Galatasaray’ın şampiyonluk şansını belirleyecektir.




17 Nisan 2010 Cumartesi

Manchester City:0 Manchester United:1

Sınavım olduğu için maçı izleyemedim. Eve geldiğimde maçı 1-0 ManU'nun kazandığını gördüm.

Gol 90+2'de gelmiş. Golü de kim mi atmış? Daha dün salladığım , bu takımda işi yok dediğim Paul Scholes...

Allah'ım sen ne büyüksün. Bu bana güzel bir kapak oldu :)

Tottenham da Chelsea'yı yensin.Gerisi önemli değil :)



16 Nisan 2010 Cuma

Çin'de antreman turları--Buemi'nin lastikler kaçıyor...



Resim Çin Grand Prix'si Cuma 1. antremanından...

Buemi'nin aracının iki ön lastiği birden bağlantı noktalarından koparak fırladı. Ve Toro Rosso çakıl havuzuna saplandı.

Olayın düzlük sonunda yani frenaja girerken olması büyük şans. Aracın süspansüyonu adeta araçtan ayrılarak düştü ve lastikleri koparttı.Düzlükte 300'ün üzerine çıktığında bu olay meydana gelse Buemi şu an hayatta olmayabilirdi. Kopan parçalardan biri iyi ki Buemi'nin kaskına gelmemiş. Toro Rosso ne açıklama yapacak çok merak ediyorum . Bu bir ihmal mi yoksa kaza mı?

Neyin Peşindesin Sir?

Paul Scholes, kulübü ile 1 senelik sözleşme yeniledi.

Old Trafford'a kazık çakan isimlerden O da. Ferguson'un açıklamasına bir bakın:

"Paul bizimle bir yıl daha kalacak. Onunla bir yıl daha çalışmak takımımız için de güzel bir gelişme"

Daha ne diyim ki; Giggs'in,Neville'ın,Paul'un artık bu takımda işleri yok. Efsane isimlerdir o ayrı.Ama artık yolun sonu. Bunu en iyi bilen de Ferguson fakat neyin peşinde onu çözemedim...



15 Nisan 2010 Perşembe

NBA'de play off'lar...

Doğu ve Batı Konferansı'nda play-off eşleşmeleri:

DOĞU KONFERANSI

Cleveland Cavaliers - Chicago Bulls
Orlando Magic - Charlotte Bobcats
Atlanta Hawks - Milwaukee Bucks
Boston Celtics - Miami Heat

BATI KONFERANSI

L.A. Lakers - Oklahoma City

Dallas Mavericks - S.Antonio Spurs
Phoenix Suns - Portland Trail Blazers
Denver Nuggets - Utah Jazz

14 Nisan 2010 Çarşamba

28. hafta basketbol programı...

16 Nisan Cuma:
19.00 Fenerbahçe Ülker-Aliağa Petkim (Abdi İpekçi)

17 Nisan Cumartesi:
12.45 Galatasaray Cafe Crown-Beşiktaş Cola Turka (Abdi İpekçi)

15.00 Erdemir-OYAK Renault (Erdemir)
16.00 Kepez Belediyesi-Efes Pilsen (Kepez Belediyesi)
16.00 TOFAŞ-Mersin Büyükşehir Belediyesi (Bursa Atatürk)
16.00 Darüşşafaka Cooper Tires-Antalya Büyükşehir Belediyesi (Darüşşafaka Ayhan Şahenk)
18.00 Pınar Karşıyaka-Türk Telekom (Karşıyaka)

18 Nisan Pazar:
16.00 Banvit-Bornova Belediyesi (Banvit Kara Ali Acar)


İlk kez bir maçın 12.45 ' te olduğunu görüyorum. Üstelik bu bir derbi . Neden acaba?

12 Nisan 2010 Pazartesi

Baros ve Tribün

Baros’tan başlayalım. Kendisinin sakatlığı Galatasaray’ın koca bir yılını heba etmiştir. Bunu net bir şekilde söylüyorum. Baros’un o 4 aylık sakatlık periyodu olmasa şu zamanlarda ligimizin şampiyonu belli olmuştu. Bunu tek bir oyuncuya bağlamak ne kadar doğru diye sorabilirsiniz. Eğer bu oyuncu Baros ise bunu söyleyebilirim. Uyumu,tekniği,alan daraltması,kendini boşa çıkarma vb. gibi bir çok özelliği ile Galatasaray’ın en etkili silahı.

4 aydır topa vurmamış. Ligde 9 golü var. Geçen hafta da kart cezalısı olduğu için oynamadı. Fark umarım anlaşılmıştır.

Diyarbakırspor maçına gelince taraftarın protestosu maçtan daha ön plana çıktı. Küfürlü protestonun olmaması olgun bir davranış.
Zaten Galatasaray taraftarından beklenen bu.

İlk beş dakika sessiz protesto.Gerçekten çok güzel.Rijkaard’ın arkasındayız mesajı ; medyaya inanılmaz güzel bir gönderme oldu. Ancak Jo’ya yapılanlar biraz işin boyutunu değiştirdi. Elbette medyaya yansıyanlar Jo için olumsuz şeyler. Hedef gösterilerek bariz bir şekilde ıslıklamak abartıldı diye düşünüyorum.

Ayrıca şunu da belirteyim. Arda Turan Galatasaray’ın evladıdır , kaptanıdır. Arda Turan’a sıradan bir oyuncu gibi davranamazsınız. Bir grup karşı çıkmaya çalışsa da Arda’ya yapılan saygısızlık affedilemez. Arda’ya ruhsuz demek ayıptır. Her puan kaybından sonra kahrolan ve sakatlığı nedeniyle son haftalardaki kötü gidişe mani olamayan kaptana bunlar yapılmamalıydı. Galatasaray taraftarı bugüne kadar hiçbir kaptanına sırt çevirmedi.Yine çevirmedi.Bir grup taraftar bunu yapan ama ne olursa olsun Arda’ya sahip çıkılmalı.Zaten çok seviliyor.Ancak bazen öfke bu tip durumlar doğurabiliyor.

Şuna yürekten inanıyorum ki ; Alpaslan Dikmen olsa bu protestolar dozunda kalırdı. Bu da işin farklı boyutu.

Önümüzdeki hafta Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi var. Medyaya yansıyanlara bakarsak Hüseyin Göçek bu maça verilecekmiş. Şunu söyleyeyim. Hüseyin Göçek o maça verilirse maç toz duman olur. Kapasitesi olan bir hakem verilmeli düşünüyorum. Derbinin hakemi formda isim Mustafa Kamil Abitoğlu olmalıdır.

Galatasaray : 4 - Diyarbakırspor : 1

Goller:

Dk.17,27 ve 51 Baros, Dk. 50 Neill (Galatasaray), Dk.72 Bebbe (Diyarbakırspor)

Baros'un sakatlığı Galatasaray'ın koca bir yılına, kolay gelebilecek şampiyonluğuna mal olmuştur...

Maçın özeti bu...

Protesto ise başka bir yazıda...





11 Nisan 2010 Pazar

Real Madrid: 0 Barcelona:2


Messi, Pedro işi bitirdi. İkisi de alt yapıdan fark burda işte...


10 Nisan 2010 Cumartesi

"Konuştukça batmak"

Sayın Çetinçalı yine patlattı bombayı!
Yazdıkça batıyor ama farkında değil galiba kendisi...
O'nun kaleminden:

"Rijkaard’a “iri, kara bir balon” dedik. Teşbih yaptık… Niyetiniz kötüyse beni ilgilendirmez. Önce kesinlikle ırkçı değilim. Hepiniz Türk milliyetçisi olmakla övünürsünüz. Ben milliyetçi bile değilim. Gençliğimde top oynarken sağ ayağımı kullanırdım ama düşünce olarak “sol açıktım.” Afrika kökenli insanlara sempatim vardır. Örneğin benim için Michael Jordan insan değil, Tanrı’dır."

Ne diyeyim ? Ya sabır...

9 Nisan 2010 Cuma

UEFA Avrupa Ligi yarı final 2010

Atletico Madrid - Liverpool
Hamburg - Fulham

Maçlar:

22-29 Nisan

Final: 12 Mayıs 2010 Hamburg Arena

8 Nisan 2010 Perşembe

Şampiyonlar Ligi yarı final 2010

Bayern Munih - O.Lyon
Inter - Barcelona

Maçlar:

20-21 Nisan
27-28 Nisan

Şampiyonlar Ligi finali İspanya'nın Başkenti Madrid'de 22 Mayıs 2010'da Santiago Bernabeu Stadı'nda oynanacak. Real Madrid kendi evindeki bu finalde oynama şansını, Lyon'a elendiği için kaçırdı.

7 Nisan 2010 Çarşamba

Dalga mı geçiyorsun Merkez Hakem Kurulu(!)

29. haftanın hakemleri açıklandı:

Galatasaray-Diyarbakırspor maçının hakemi "Kuddusi Müftüoğlu" benim için surpriz olmadı. Galatasaray taraftarlarının "yine mi , yuhh artık" seslerini duyar gibiyim.

Kuddusi Müftüoğlu'nun bu sezon ki 5. Galatasaray maçı olacak. Bu maç ile Ali Sami Yen'deki 4. maçına çıkacak Sayın Müftüoğlu. Bir sezonda bir takımın maçlarına aynı hakemi bu kadar çok atayarak MHK'nin ne yapmaya çalıştığına anlam veremiyorum. Sebebi ne olabilir? Tabii ki tesadüf değil. Bir planı vardır elbet Oğuz Sarvan'ın. Kurmuştur yine kafasında senaryosunu.

Geçen hafta canı yanan, bağıran Diyarbakırspor cephesine bir armağan mı verecek yoksa. Nasıl olsa Galatasaray şampiyonluk yarışından uzaklaştı. "Bir tekme de biz vuralım mı? MHK ve Federasyon ile ilişkileri bozuk olan Diyarbakırspor'un gönlünü almak mı? "

İnşallah yanılırım , kafamda ürettiğim komplo teorileri boşa çıkar ancak perşembenin gelişi çarşambadan belli ne yazık ki !

11 Nisan Pazar:

19.00 Galatasaray-Diyarbakırspor: Kuddusi Müftüoğlu
Hadi yanılt beni Kuddusi!!!

Pep ve Wenger diyor ki:

Pep Guardiola:

"Messi'nin performansını anlatmanın bir yolu yok. Bunun için bir kelime de yok. Görmelisiniz. Başardığı her şeyi hakediyor çünkü oyunu seviyor. Messi genç oyuncular için harika bir örnek ama ona yakın olmak mümkün değil."

"Maçta ön plana çıkmayacağını ve bazen posizyonları dışında oynamanın takım için iyi olacağını bilen oyuncular var. Eğer biz iyi oynayamazsak, Messi'de iyi oynayamaz. Ona 4 gol atmasını söylemedik. Ona sadece topu aldığı zaman keyif almasını söyledik. Bu bazen işe yarıyor, bazen de yaramıyor. Biz sadece onun eğlenmesini istiyoruz"

Wenger:

''Yapılan her hatayı kendi lehine çevirebiliyor. Barcelona çok iyi bir ekip. Ancak Messi denen bir oyuncu var ve bu oyuncu oyunun gidişatını her an değiştirme yeteneğine sahip. Sanki Play Station "

Her şey Roma için...

İtalyan model ve aktris Sabrina Ferilli, taraftarı olduğu Roma takımının şampiyon olması durumunda taraftarların gözü önünde yine soyunacağını söyledi.

En seksi İtalyan kadınlarından biri olan Sabrina'nın bu açıklaması İtalyan futbolseverler tarafından coşkuyla karşılandı.

42 yaşında olmasına rağmen Sabrina geçen yıl ülke çapında yapılan bir ankette İtalya'nın en sevilen kadını seçilmişti.

Roma'yı pek sevmediğim bilinir.Ancak bu sene özellikle son haftalarda inanılmaz bir form grafiğine sahipler.Bu açıklamalardan sonra Serie A'nın favorisi olarak gördüğüm Roma şampiyonluğa ulaşır sanırım...








5 Nisan 2010 Pazartesi

YOLUN SONU VE “YAYINCI KURULUŞ”

Galatasaray için bu sezon artık bitti. Şampiyonluk şansı hiç mi yok? Elbette var. Ancak puan farkından ziyade önünüzdeki üç tane daha takımın olması dezavantaj.

Oyuna baktığımızda iyi başlayan bir Galatasaray vardı. Özellikle Giovanni’nin istekli oyunu ile birkaç pozisyon yakaladı Galatasaray. Golü de buldular. Ancak golden sonra başlayan tipik “oyunu geride kabullenme isteği”

Bu dakikadan sonra Galatasaray 2’yi bulsa çok rahatlayacak. Ancak bunu başaramadılar. Bu da Sivasspor’u daha dirençli oynamaya, Galatasaray’ın üzerine gitmeye sevk etti. Bunun meyvesini de son dakikada aldılar.

Golde Aykut’un yapacağı bir şey yok. Bu kadar geride kabullenirseniz oyunu elbet hata gelir. Bu gol bir de son dakikada olunca oyunu çevirmeniz imkanız hale gelir.

Şimdi Rijkaard’a soruyorlar Jo ve Elano niye yoktu diye. Bu adam deli mi Sivas deplasmanında bu oyuncuları yanında oturtacak. Jo hafta içi sadece iki idmana çıkmış. Rahatsızlığı vardı. Elano’da tek idmanla geçirdi. Baş parmağındaki sorun nedeniyle. Sonra çıkıyor benim gazetecim atıyor, tutuyor. Sorulan sorulara aklım ermiyor. Olacak iş değil…

Hakeme gelirsek Sayın Özkahya maçın kontrolünü ne yazık ki sağlayamadı. Neler oluyor bu hakemlerimize anlamıyorum. Barış’ın kırmızısında sonuna kadar haklı. Ancak oraya gelene kadar neler neler var? Hepsini es geçti Halis Özkahya. Sivassporlu Keita maç içerisinde inanın 3 kere oyundan atılır. Sarı kartla oyunu bitirdi. Sarı kartı gördüğü dakika ise 70. Hakemin bu maçtaki notunu gerçekten çok merak ediyorum.

Ligimizin marka değeri, kalitesi derken yayıncı kuruluşun da bazı şeylere dikkat etmesi gerekiyor sanırım. “Bu kadar para eder mi bu lig” tartışmalarında siz maçı böyle yayınlarsanız bu lig bu kadar etmez tabii. Topun oyunda olduğu sırada alakasız yerlerin gösterilmesi durumu ile karşı karşıyayız. Haftalardır dikkat ediyorum, bir pozisyonun tekrarı için rahat bir on dakika beklemeniz gerekiyor. Bazı pozisyonların zaten tekrarı bile gösterilmiyor.

Lig tv’de kaç tane yönetmen var onu bilmem. Yılların deneyimi Musa Çözen sanırım hala görevinin başında. Ama şunu belirteyim bu iş böyle yürümez. Binlerce üye bunca parayı niye ödüyor?
Maç yerine alakasız , olup olmadık şeyleri izlemek için mi?

Pozisyonları kaçırmak , maç içinde olup bitenleri kaçırmak zaten moda haline geldi. Bir de işin içine iki tane spiker girince film kopuyor.
Eskiden hiç olmazsa “tek spikerle” idare etmeye çalışıyorduk.Şimdi ise iki tane birden; çekilmez bir hal alıyor!
Geri dönse keşke Ercan Taner diyesi geliyor insanın..

Barcelona-Arsenal (Sakatlar Kadrosu)

İlk maçtaki 2-2 lik skorun ardından gözler Nou Camp'a çevrildi. Ancak iki takımda da bulunan sakat ve cezalı oyuncular iki takım hocasını da kara kara düşündürüyor. Bir diğer ayrıntı da eksik isimlerin direkt ilk 11 oyuncusu olması..

Özeliklikle Barca'nın defans göbeği yara almış durumda.Puyol ve Pique'nin olmayışı takımın defans kurgusunu kötü etkileyecektir.
Barcelona'nın tek avantajı ise Iniesta'nın dönecek olması.

Arsenal ' da ise en büyük kayıp Fabregas...
Arsenal'daki eksikler:

Song,Cesc Fabregas, William Gallas, Andrey Arshavin

Barcelona'daki eksikler:

Puyol, Pique,İbrahimoviç.

Muhtemel on birler şu şekilde.En fazla bir veya iki isim değişebilir:

Barcelona:

Victor Valdes - Daniel Alves, Gabriel Milito, Yaya Toure, Eric Abidal - Xavi, Seydou Keita, Sergio Busquets - Lionel Messi, Bojan Krkiç, Pedro

Arsenal:

Manuel Almunia - Bacary Sagna, Thomas Vermaelen, Sol Campbell, Gael Clichy - Tomas Rosicky, Silvestre, Abou Diaby, Samir Nasri - Theo Walcott - Nicklas Bendtner

4 Nisan 2010 Pazar

Formula 1'de Malezya ve son tablo...

Formula 1 i biraz arka plana attığımı fark ettim. Her sene değişen kurallar beni biraz soğutsa da son durumu sizlerle paylaşayım:

Malezya ' da şu an son 2 turda Alonso yarış dışı kaldı. Motoru O'nu yarı yolda bıraktı.

Malezya'yı Vettel aldı. Red Bull Sepang ' ta duble yaptı. Mark Webber 2. sırada.
3. ise Nico Rosberg.

Bahreyn'i Alonso kazandı. Avustralya'da damalı bayrağı ilk gören Button'dı. Malezya'yı da Vettel alarak 3 yarışta üç farklı 1. ortaya çıktı.

İşte Son tablo:

1-Felipe Massa (BRE) Ferrari--39
2-Fernando Alonso (İSP) Ferrari--37
3-Sebastian Vettel (ALM) Red Bull--37

4-Jenson Button (İNG) McLaren--35
5-Nico Rosberg (ALM) Mercedes GP--35
6-Lewis Hamilton (İNG) McLaren--31
7-Robert Kubica (POL) Renault--30
8-Mark Webber (AVU) Red Bull--24
9-Adrian Sutil (ALM) Force India--10
10-Michael Schumacher (DE) Mercedes GP--9


Takımlar:

1-Ferrari--76
2-McLaren--66
3-Red Bull--61
4-Mercedes GP--44
5-Renault--30
6-Force India--18

2 Nisan 2010 Cuma

Bank Asya 1. Lig geri sayım başladı!

Bank Asya'da son 6 hafta...

Super Lig yolunda adım adım yürüyen Karabükspor artık ipi göğüsledi diyebiliriz.Karabük'ün ardından en büyük favori ise tarihinde ilk kez Bank Asya'ya çıkmış olan Bucaspor.
En yakın rakibi ile arasında 5 puan fark bulunan Bucaspor'un en büyük avantajı ise kalan son 6 maçının 5 tanesinin İzmir'de olması...

İşte ligdeki son puan durumu ve kalan maçlar:



Bucaspor'un kalan maçları:

Karşıyaka
Altay
Mersin İ.Y
G.Antep Bel.
Ç.Rizespor(D)
K.Erciyesspor


Adanaspor'un kalan maçları:

K.Erciyesspor(D)
Dardanelspor
Konyaspor(D)
Kartalspor
Orduspor(D)
Karabükspor

Altay'ın kalan maçları:

Giresunspor

Bucaspor
G.Antep Bel. (D)
K.Erciyesspor

Dardanelspor(D)
Konyaspor

Konyaspor'un kalan maçları:

Hacettepespor
Boluspor(D)
Adanaspor
Samsunspor(D)
Giresunspor
Altay(D)

1 Nisan 2010 Perşembe

Paolo Di Canio'dan Alpay Özalan'a...




Futbolu ve karakteri herkese göre farklılık gösteren bir isim.
Bana sorarsanız arıza isimlerin başını çeken bir adam…

Paolo Di Canio.

Lazio forması altında Bir Roma maçında Nazi selamını çakmıştır kendileri. Kimine göre ise bu bir faşist selamı..
"Irkçı değilim faşistim" sözleri bunu doğrular nitelikte..

Sözlerine;
"Komunistlerin kendini ifade etme özgürlüğü var da milliyetçilerin kendi vatanında niye yok? Bugün yaptım yine yaparım!"
diye devam ediyor.

Totti’ye bile sallamışlığı vardır zamanında;

"Orta Doğu sorunu ne diye sorsanız, orta sahanın solundan bahsettiğinizi zannedecek kadar salaktır” diyerek Totti ile papaz olmuştur.

Sol kramponunda
curva sağ tarafta ise nord yazar.


İngiltere’de oynarken kasti ayak kırmak suçundan 6 ay men yiyen bir adam Di Canio.
Ancak aynı Di Canio fair-play ödülüne layık görülecek kadar da ilginç bir isim. Bir maçta rakip kaleci sakatlanıp yerde yatarken,takım arkadaşından ısrarla pas ister. Musait durumda olmasına karşın topu eline alıp kaleciyi işaret ederek , sağlık ekibini sahaya davet eden de Di Canio. Tabii bu işi yapmadan haftalar önce yine bir maçta dirseği ile rakibin suratını parçalayan Paolo'nun haftalarca aldığı bir ceza da var ortada. Yani maçın içinde inanılmaz bir ruh haline sahip. Normal hayatında nasıl bir insandır onu bilemem.

Alpay Özalan ile bazı noktaları bağdaşan bir adam. Hakan Şükür’ün iki kez burnunu kıran Alpay Euro 96’da Hırvatistan maçında Hırvatların son dakikada yakaladığı bir kontra atakta, Goran Vlaović'e faul yapmamış ve bu atakta Goran Vlaović topu Türkiye ağlarına göndermiştir. O dönemdeki turnuvayı puansız kapatmamızın sebeplerinin en büyüğüdür. Ancak bu hareketinden ötürü
UEFA tarafından Fair Play ödülüne layık görülmüştür.

Seneler sonra bir röportajında ise,
“Vlaovic futbol hayatımda önemli bir dönüm noktasıydı. Haa bugün olsa yıkar mıydım? Tabiri caizse çimlere gömerdim!”

Beckham ile yaşadığı diyaloglar O’nu İngiltere’de istenmeyen adam ilan etse de İsviçre maçında daha 2. dakikada yaptırdığı penaltı ile umutlarımızı yeşertmeden bitiren bir adam olarak tarihe geçmiştir.

Vukuatları bunlarla sınırlı değil.Euro 2000 ‘ de Portekizlileri yumruklamasıyla ünlüdür aynı zamanda..

Yine bir röportajı Bild gazetesinden:

Kalbimle oynuyorum.Onun için bir Ramboyum!


Akıl Sağlığın Yerinde mi?