Terim'in devam etmesi gerektiğini vurgulayan Vural, "Milli takıma seçilmeler belli grupların isteğiyle oluyor. Bana şovmen diyorlar ama Maradona'yı görmediler mi?
İllaki yabancı teknik adam diyorlar, ben de Alman vatandaşıyım." dedi :)
FUTBOLU YÖNETENLERE KIRGINIZ
"Yerli teknik adam düşünülmüyor" bu konuda ne düşünüyorsunuz şeklindeki soruyu Yılmaz Vural şöyle cevaplandırdı: "Bu görevi yapacak yerli teknik direktörler var. En azından ben varım mesela. 25 yıldır bu ligde çalışıyorum. Eğitimim var. Yabancı ligim var. Bize verilen imkanlarla ne yaptığımız belli. Milli takıma çok futbolcu yetiştirdik. Ben kendimi aday görüyorum. Ama bir tane gazetede adımız geçmiyor. Demek ki bizim de yapmış olduğumuz bir hata var. Veya demek ki işin uzmanlık boyutuna bakılmıyor. O yüzden biz de tavşan dağa küsmüş dağın haberi yok misali diye içimizden içimizden kırılıyoruz. Yani Türkiye'de futbolu yönetenlere içimizden içimizden kırılıyoruz.
MİLLİ TAKIMA TALİBİM
Bu görev için yeteri kadar meziyeti barındırdığını vurgulayan Yılmaz Vural, "Yeteri kadar deneyim isteniyorsa tecrübeliyim, Avrupayı biliyorum, daha düne kadar bu ülkede pro lisansı olan sadece bendim. Pro lisansı biz sokaktan almadık. Dolayısıyla uzmanlıksa, eğitimse ben talibim, Yılmaz vural olarak milli takıma talibim. Ancak yanlış anlaşılmasın Fatih Terim kesin olarak ayrılacaksa bu göreve talibim. Neden diyeceksiniz? Ne istiyorsunuz teknik adamdan? Söyleyin bana. Neler olmalı bir teknik direktörde. Türkiye'de 25 yıldır 20 takım çalıştırdım. Bu ülkeyi benden daha iyi tanıyan biri olabilir mi. İki tane akademi bitirmişliğim var. Burada bir uzmanlık olayı bulunuyor. Uzmanlığım var bu işi yapabilme gücüne sahip biriyim" ifadelerini kullandı.
YABANCI İSTENİYORSA ALMAN VATANDAŞIYIM
Milli takıma yabancı çalıştırıcı isteniyor sözleri üzerine ise Vural şöyle konuştu, "Yabancı istiyorlar, Alman da istiyorlar, ben aynı zamanda Alman vatandaşıyım. Başka kriterlere de uyuyorum. Geride kalan 25 yılda insan yıpranıyor. Ben salak mıyım milli takımın başına geçmeyeyim."
BİR YERLERE GELMEK İÇİN CEMİYET VE CEMAAT DESTEĞİ ŞART
Büyük kulüp veya milli takım teknik direktörlüğü için bir kişinin arkasında cemiyet veya cemaat desteğinin olmasının şart olduğunu vurgulayan Vural, "Bir siyasi cemiyet veya cemaatın desteği yok arkamda. İş yaptık diye bugün buralara geldik. Kasımpaşa takımı bu konumda beni tercih ettiyse bu ne demektir bu beladan bizi sen kurtarabilirsin, ben antrenörüm demektir. Çok zorda kaldıkları zaman beni işbaşına çağırıyorsa demek ki ben işimi iyi yapıyorum." dedi. Şenes Erzik döneminde Sepp Piontek'in yardımcılığını kabul etmediğini hatırlatan Vural şu ifadeleri kullandı, "Ben 89 yılında sevgili Şenes Erzik federasyon başkanıyken 36 yaşında Bursaspor'un başındaydım. Türkiye'ye geleli 3 yıl olmoştu. Bana gel milli takımda Sepp Piontek'in yardımcısı ol dediler. Kabul etmedim. Çünkü üç sene çığırtkanlık yaptım yabancıya karşıyım diye. Prensiplerim uğruna öyle önemli bir görevi kabul etmedim. Hatta Macaristan maçına takımı sen hazırlayacaksın diye bir de garanti verdiler. Fatih hocayı da ümit milli takıma aldık. Eğer bu adam buradan giderse bu takım da sana kalır. Ve ben buna rağmen prensiplerime dayandım, belki hayatımın en önemli şanslarından birini kaçırmış oldum ama hala kendimle onur duyarım. Çünkü imkan buldum diye kendi prensiplerimden taviz vermedim."
TÜRK TEKNİK ADAMA ŞANS VERİLMİYOR
1989'da Federasyona verdiği raporların daha sonra hayata geçirildiğini kaydeden Vural, "O zaman konuştuğum bir sürü projem hayata geçirildi. Şu anda uluslararası antrenör tecrübesi olması lazım. Ancak Türk antrenöre böyle bir şans verilmiyor. Dört büyük takımı çalıştıran teknik direktörler genelde yabancı oluyor. Türk teknik adamlar büyük takım çalıştırma şansını nasıl bulacak. Yani başka Türk teknik adamın veya benim öyle bir şansım olabilir mi? Dolayısıyla tabiki insanlara bir yerde bir şeyler sunulmalı." dedi.
MARADONA'NIN HALİNİ GÖRDÜNÜZ
Kendisinin sürekli magazinsel olarak gündeme getirildiğini belirten Yılmaz Vural, "Bugün Maradona'nın golden sonraki halini gördünüz. Dünya çapındaki adam yerlerde süründü. İşte onu o hale getiren futbol topunun coşkusudur. Benim de bu coşkumdan dolayı hep bu yönüm ön plana getirildi. Ancak artık yaşımız kemale erdi. Uzun zamandan beri artık onu da yapamıyoruz." ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE'YE KIRGINIM
Almış olduğum eğitimden dolayı iki de bir ağzımı açıpta sürekli bir şeyler söylemiyorum" diye konuşan Vural Türkiye'ye de kırgın olduğunu belirtti. Türkiye'ye bir çok futbolcu kazandırdım ancak kimse bunların farkında değil diye konuşan Vural şöyle devam etti, "İki tane üniversite bitirmiş ve 7 sene profesyonel futbol oynamış, onlarca futbolcu yetiştirmiş biriyim. En küçük örnek Hakan Şükür. O'nu 17 yaşındayken Sakarya'dan buldum getirdim Bursaspor'da oynattım. Ona ben o şansı vermeseydim şimdi bir Hakan Şükür olacak mıydı? Bunun yanında Almanya'dan getirdiğim bir sürü amatör genci A milli takıma kadar kazandırdım. Bu ülkeye çok şey kattım. Fazla bir şey almadım. Ancak küçültmek için beni hep magazinsel boyutta değerlendiriyorlar. Hep kulübedeki görüntülerimi gösteriyorlar. Yok yerden yere atıyor, yok şunlar bunlar. İnsanı küçültürseniz öyle görünürüm. Maradona uzatma dakikalarında gol attıkları maçın sonrasında yaptığı hareketleri dünya gördü. Bu futbol coşkusu. Euro 2008 finallerinde Slaven Biliç'in yaptığı hareketleri herkes gördü. Bunlar bazı örnekler. Bunları bir yana koyarsanız Türkiye beni çok kırdı." diye sözlerini bitirdi.
radyospor
13 Ekim 2009 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder