26 Şubat 2011 Cumartesi

İstanbul Belediye:3 Galatasaray:1

İlk yarıda silik görünümlü bir İstanbul Belediye takımı vardı. Buna nazaran çok aktif olmasa da rüzgarı da arkasına alan bir Galatasaray izledik. Net pozisyonun olmadığı ilk yarıda Sabri'nin güzel pasını usta vuruşuyla değerlendirdi Baros.

İkinci yarı Abdullah Avcı'nın hamleleri gelirken açıkçası Hagi'den de bir kaç hamle bekledim. Ancak O'nun da eli kolu bağlı. Hataları yok mu elbette var ama adama hep enkaz kadro devredildi. Hep kurtarıcı olarak geldi Galatasaray'a. 2005'te de bu durum böyleydi. Şimdi de öyle. Her baba yiğit sokamaz taşın altına elini böyle durumlarda. O yüzden Hagi saygıdan çok daha fazlasını hak ediyor. En azından çalışıyor, bir şeyler yapmaya çalışıyor. Hagi hakkında konuşurken bunu göz önünde bulundurmak gerekir diye düşünüyorum. Hagi'den daha çok tepkiyi hak edenler var yönetimde. Onlara söylenin, sövün.

Fazla detaya girmeye gerek yok. Yine anlamsız, on dakika içinde yenen iki saçma gol ile Galatasaray geriye düştü. Sonrasında gelen Fırat Aydınus penaltısı da tuzu biberi oldu. Aklıma bir Ankaraspor-Galatasaray maçı geldi. Jaba kendini yere salmış , Sayın Aydınus yine beyaz noktaya yönelmişti. Sene yanılmıyorsam 2006 idi. Benzer bir pozisyon ve yine penaltı çalan bir Fırat Aydınus. Sene 2011. Ayrıca Pino'nun tekmesine kırmızıyı çıkaramayan Aydınus. Ne yazık ki eyyamcılıkta Bünyamin Gezer'e yaklaştı. Hakem olmak bu kadar basitse ben de istiyorum bir tane. Çıkar yönetirim. Bir ona bir buna çalarım. Eyyam da yaparım. Her hafta maç da yönetirim. Paramı da alırım. İngilizcem de var. FIFA hakemi de olabilir miyim? Ne dersiniz?

Ama ben de vicdan var. Pardon ben almayayım!


25 Şubat 2011 Cuma

Bucaspor:0 Bursaspor:2

Bucaspor'un Buca Arena'da farklı oynadığı bir gerçek. Farklı bir ahenk ve istekle oynuyorlar. Ancak Bursaspor maçı pek öyle başlamadı. Tutuk başladı Bucaspor. Ancak buna rağmen oyunu tutmayı bildi.

Ragıp ve Musa gibi iki çok önemli oyuncunun eksikliği Samet Hoca'nın elini kolunu bağlıyor haliyle. İlk yarıda tutuk dedik Bucaspor ama Koray'ın direkte patlayan topunu unutmayalım. Gol olsa işin rengi çok daha farklı olabilirdi. Samet Hoca'nın Sercan tercihi 2. yarıda yerini Beto'ya bıraktı. Gayet normal. Sercan eski Sercan değil. Geçen seneki Sercan mumla aranıyor. Samet Aybaba da bunu biliyor. Ama şans veriyor. Sercan 'ın ise umrumda değil. Biraz kıpıdaması lazım.

İlk yarının bir diğer kötüsü de Serkan Yanık. Bozuk başladı maça. Sonradan toparladı ama iş işten geçti.

İkinci yarı her şey farklı olur mu derken Bursaspor'un duran toptan gelen golü geldi. Bir kere şunu söyleyeyim Bursaspor kötü oynadı bugün. Ama biraz tecrübeyle, biraz da Miller ile maçı aldı. Miller çok önemli bir oyuncu olduğunu tekrar gösterdi. Kalitesini golde çok daha iyi anladık.

1-0'dan sonra Samet Hoca'nın Ali Kuçik hamlesi yerinde bir hamle oldu. Bucaspor çok önemli organize ataklar da geliştirdi bu sayede. Ama gol ile sonuçlanmadığı sürece bunun bir faydası yok.

Bu haftanın puansız geçilmesi kötü tabii. Rakiplerin ise ne yapacağı önemli. Konyaspor , Karabük'e gidiyor. Karabük 'te Emenike yok ama geçen hafta O'nsuz da kazanabileceklerini gösterdiler. Karabük'ün Konyaspor'a geçit vermeyeceğini düşünüyorum.Sivasspor Manisaspor ile. Bir beraberlik sürpriz olmaz. Ama Hikmet Karaman bu; 3 puan çıkarırsa bu deplasmandan şaşırmayacağım.

Elbette Kasımpaşa da var . Onlar da Kadıköy deplasmanına gidiyor. Son yaklaştıkça lig kızışıyor. Umarım Bucaspor bu ligde kalacak. Umudumuz o yönde..

Özgür Yankaya için tek cümlem var. Diyet ödedi. Net.


Uefa'da eşlemeler ve Napolili taraftarın sahaya yıkılışı

Uefa'da gelecek eşleşmeleri verelim. Özellikle CSKA Moskova - Porto eşlemesi sert geçecek gibi.

Twente - Zenit
Benfica - Paris Saint Germain
Dinamo Kiev - Manchester City
PSV Eindhoven - Glasgow Rangers
CSKA Moskova - Porto
Ajax - Spartak Moskova
Liverpool - Braga
Leverkusen -  Villarreal


Napoli elense de günü son olarak Napoli videosu ile bitirelim. Napoli'nin Hamsik ile bulduğu golde Napolili taraftarların tribünü yıkıp, sahaya düştüğü anlar. Özellikle 1.38'ten sonrasına dikkat :))

22 Şubat 2011 Salı

Biz Kime Ne Anlatıyoruz?

Ülkemizin ciddi problemlerinden biridir Türk hakemleri. Dikkat ettiyseniz Türk futbolu demiyorum. Ülkemizin ciddi bir problemi..

Gerek yeteneği sınırlı hakemlerimizin üst klasman maçlara verilişi, gerekse hakemlik mesleğinin , camiasının amatör ruhlu olması bunda bir etken. Öncelikle şunu belirtmekte fayda var. Profesyonel bir yapıda değil bu camia. Yönettiği maç başına para kazanılan bir meslek profesyonel olamaz. Her hakemimizin , hakemlikten başka başka bir mesleği daha var. Bu ayıp mı tabii ki değil. Aksine çok daha iyi. Ancak hakemliğe verilen öneme balta gibi girdiği de bir gerçek.

Bu işin profesyonel bir yapıya dönüşmesi nasıl sağlanabilir?

En baştan sağlaması yapılarak gidilmesi gereken bir durum diye düşünüyorum. Merkez Hakem Komitesi Başkan seçiminden tutun da, gözlemci atamalarına kadar şeffaf bir ortamın sağlanması gerekiyor. Hakemlerin öncelikle bir güvencesi olması gerekiyor bana göre. Bir hakem maç yönetmese bile aylık parasını almalı. Profesyonel bir yapının temelini oluşturmak için bu bir öncelik. Bunun yanı sıra dikkat edilmesi gereken bir diğer unsur da MHK Kurulu'nun oluşturulması. Mhk Başkanı'nın kafasına göre oluşturduğu veya federasyon başkanı'nın kafasına göre oluşturduğu bir kurul ancak 3. sınıf futbol ülkelerinde olur. En önemli sorun da budur bana göre. Bu sistemi de mevcut hakemlerimizle oluşturursanız kafanıza da taş yağar söyleyeyim. En baştan işi sıkı tutmak gerekiyor.

Hakemlerimize gelirsek..
Yaptıkları mesleği ek iş olarak gören hakemler olduğu sürece, sahada futbol yerine başka bir şeyler izleyeceğimiz kesin. Bir kere önce şunu çözmek gerekiyor. Bir hakemin yetenekli olup, olmadığını anlayamayacak kadar kötü ve sorumsuz uzmanların,yöneticilerin olduğu bir futbol sistemimiz var.

Örnek olarak Hüseyin Göçek'i verelim. Bana hiç kimse bu adamın doğru baraj kurdurduğunu ispat edemez. Hüseyin Göçek'in her maçını dikkatle izleyin. Bir tane barajı eğer 9 metre 15 santim ise ben kendisinden özür dilerim. Peki O bugüne kadar canını yaktığı kulüplerden özür dilemiş mi? Veya hiç vicdan azabı çekmiş mi? Ya da vicdan nedir bilir mi? 2 sene önceki Fenerbahçe-Galatasaray, geçen seneki Fenerbahçe-Beşiktaş, geçtiğimiz Nisan ayındaki Altay-Giresunspor, bu sezonki Sivasspor-Karabükspor maçlarının hesabını verebilir mi? Bu örneklerin en az iki katının daha buraya yazılabileceğinden haberi var mı?
Çapsızlıkta sınır tanımamak mıdır bu?

Kuddusi Müftüoğlu..

Bir şirkette örneğin müdür işten alınırsa, o müdür tekrar aynı firmaya müdür yardımcısı olarak işe başlar mı? Kuddusi Müftüoğlu şaşırtıyor beni.

Bundan yaklaşık 4 yıl önce FIFA kokartlığı alındığı için hakemliği bırakan bir hakem, bir daha bu işe neden soyunur? Bir daha Fifa kokartı takamayacağını bile bile neden bu mesleğe döner? Bir hakemin hakem olurken ideali FIFA Hakemi olmak değil midir?


Merkez Hakem Kurulu Başkanı Oğuz Sarvan tarafından en formda hakem olarak lanse edilmesi kimin ayıbıdır?

Geçen sene Ali Sami Yen Stadı'nda tam 5 Galatasaray maçına verildiğini hatırlatalım. Bu sezon TT Arena'da 3 maç oynandı. İkisini Kuddusi Müftüoğlu yönetti. Bunun tesadüf olduğunu iddaa edenler buyrun kapı açık. Nasıl bir atama veya maç dağıtım sistemi olduğunu çözebilen var mıdır?

Daha "Komiserim hakemim" Bünyamin Gezer'i, Bülent Yıldırım'ı vb. değinmedik bile. Bu ülkede Serkan Çınarlar, Suat Arslanboğalardan da 55 bin tane olduğu için hele onlara hiç değinmiyorum.

Ülkemizin 1 numaralı hakemi Cüneyt Çakır'ın formsuz durumuna rağmen her hafta Süper Lig'de maç verilmesi kimin eseridir? Kimin sorumsuzluğudur. Bu adam her hafta Süper Lig'de maç yönetecek. Sonra gidicek hafta içi Avrupa'da maç yönetecek. İyi olanların da yok ediliği bir sistemin Türk futboluna zarar verdiğini ne zaman anlayacağız?

Markus Merk'in her hafta hakemlerimizi poh pohlayarak yangına körükle gittiğini kimse görmüyor mu?  Emir kulu olduğunu bu kadar belli etmek zorunda mı? Bir oyuncunun bile bile topa müdahalesinden sonra (Volkan Şen, Ali Sami Yen Stadı, Galatasaray-Bursaspor maçı) 2. sarıdan atılmayışına "bu karar hakem vicdanına girer. Hakem haklıdır " diyebilecek kadar küçültür mü bir insanı para! Ya da biz ne konuşuyoruz ki. O'nun umrunda mı Türk Futbolu, hakemi! Yarın bir gün çekip gittiğinde aldığı para yanına kar kalacak. Saç baş yolan yine biz Türk futbolseveri olacağız. Canı yanan milyonlarca harcama yapan camialar, bir yanlış hakem düdüğü ile hakkını yenen , küme düşen güzide kulüplerimiz olacak. 

Standartı olmayanların olduğu yerde..
Biz kime ne anlatıyoruz?

20 Şubat 2011 Pazar

Genoa:4 Roma:3

İlk 15 dakikada şok 2 golle mağlup duruma düşüyorsunuz. 2. yarıda bir tokat da Totti'den geliyor. Ama Genoa sonradan açılıyor. 4 gol bırakıyor Roma filelerine. Ranieri de krediyi dolduruyor. Görevine son verilmeden istifayı basıyor. Çok bile dayandı. Buyrun maçın golleri:

Beşiktaş:2 Fenerbahçe:4

Beşiktaş'ın can havli ile baskı kurup, oyunu tutacağı kanısındaydım. Tam tersi oldu. Fenerbahçe inanılmaz iştahlı başladı maça. Bu iştah bir yan topla golü de getirince Beşiktaş uyanamadı.

İlk yarıda Beşiktaş hep sağ kanattan gelmeye çalıştı. Santos'un üzerine oynadı Quaresma. Taa ki  kendini sol tarafa atana kadar. Fenerbahçe ise soldan Dia ile geldi. Ekrem'in yalnız kalması bunda en büyük etken tabii.
30. dakikadan sonra biraz uyanan Beşiktaş, Ekrem'in olağan üstü golüyle eşitliği buldu ve devreye girdi. 2. yarı tabii ki beklenen baskı ve Toraman'ın golü..

Akabinde bir kaç pozisyon daha var Beşiktaş'ın. Bir de Almedia'nın karşı karşıya bir poziyonu var ki, kaçırması daha zordu. Başardı. Kırılma anı öncelikle bu pozisyon . Sonrasında ise her duran topta boğuşan Ferrari - Lugano ikilisinden Ferrari'nin yaptığı anlamsız hareket..

O kadar sorumsuz bir hareket ki. Önce penaltı, sonra kırmızı kart. Takımı sırtından vurmak demek bu. İhanet demek bu. Sonrasında Fenerbahçe oyunu kopardı zaten. İbre yine Fenerbahçe'ye dönünce patır patır buldular golleri.

Aykut Kocaman'a değinelim. Kafama takıldı. Beşiktaş 2-1 öndeyken Semih hazırlanıyordu. Oyuna girecekken Ferrari malum hareketi yaptı. Acaba bu hareket olmasa Semih oyuna girerken oyundan kim alınacaktı meraktayım dostlar..

Çünkü adım gibi biliyorum ki oyundan çıkacak isim Alex olacaktı. Futbol böyle bir oyun işte. Anlık hareketler şablonu değiştiriyor. Alex'in hanesine de 3 gol yazıldı. Maçı çevirdi. Basın mensubu olsam Aykut Hoca'ya ilk soracağım soru bu olur.

Son olarak Cüneyt Çakır..
Ekrem'in, Gökhan Gönül'ün kırmızlarını es geçti. Geçen hafta Buca'da izlediğim Cüneyt Çakır ile İnönü'deki Cüneyt Çakır arasında çok fark var. Maçtan maça kural değişiyorsa bize söylesinler ona göre izleyelim. Sen de yapma bunları, gelme oyuna camianın 1 numarası..

19 Şubat 2011 Cumartesi

Galatasaray:1 Bucaspor:0

İlk yarıda açıkçası kötü bir Galatasaray izledik. Tamam bu sene iyi değil Galatasaray ama TT Arena'ya çıktığında çok daha farklı oynayan bir ekip. Bucaspor maçında o beklenen başlangıç gelmedi.

Aksine Bucaspor'un çok daha istekli olduğunu ilk yarıda söylemeliyiz. Samet Hoca'nın öğrencilerinin iki topu direkten döndü. Buna karşılık Stancu ile gelen duran topa Londak'ın çelip direğe takıldığı bir de Galatasaray topu var. İlk yarıda izlediğim Sabri son yıllardaki en kötü Sabri'ydi diyebilirim. Biraz sakatlık etkilemiş O'nu belli. Düzelecek inanıyorum.

Hagi belli ki sağ içte Sabri'nin hızından, seriliğinden faydalanmak istiyor. O'na da hak veriyorum ancak bazı şeylerde de ısrar etmemek en güzeli galiba. Nitekim 2. yarı başında Serkan yerine Yekta hamlesi ile Sabri tekrar sağ beke geçti. Stancu'nun sayılmayan ofsayt golü ile biraz şahlandığını söyleyebiliriz takımın. Bu on - on beş dakikalık bir baskı da oluşturdu ancak bir türlü beklenen gol gelmedi.

Sonrasında Bucaspor'un Mendy ile yakaladığı bir fırsat da var. Açıkçası Samet Aybaba'nın orta sahayı hayli kalabalık tutması Buca'nın çok avantajına oldu. Örneğin Mulemo teknik bir oyuncu, sol bek.. 
Sık sık da bindirmeyi sever sol kanattan. Ancak bir kez çıktı bu maçta ileri. Onda da cezayı Galatasaray kesti.

Beklenen gol Culio ile geldi. Sabri'nin gönderdiği güzel topu, maç boyu istekli olmasına rağmen etkisiz olan Kazım iyi yere gönderdi. Culio da yazdı. Her maç inanılmaz çalışıyor, koşuyor. Çalışkan..
Rakibi ısırıyor en azından. Hakkıydı gol, attı da.

İstikrarsız tablo devam ediyor Galatasaray'da. Seri bir türlü yakalanmıyor. Lig zaten bitti ancak hedef kupa tabii. Gaziantepspor maçı çok önemli. Antep'in yükselen formu maçı bir adım daha önemli kılıyor bana göre.

Son olarak yine Kuddusi Müftüoğlu'na değinelim. Tipik Kuddusi..
İlginç istatiki veriler var elimde O'nunla ilgili. Yakın zamanda paylaşacağım. Ancak şunu söyleyeyim:

TT Arena'daki ilk maç Sivaspor maçına da Kuddisi Müftüoğlu atanmıştı. 3. maç bu. Yine Kuddusi. Geçen seneki Sami Yen maçlarını da hatırlayın. Neredeyse tüm maçları Kuddusi Müftüoğlu yönetecekti.
Korkarım Oğuz Sarvan , Fenerbahçe maçına da O'nu verecek. Ne diyeyim bekliyoruz Kuddusi!


18 Şubat 2011 Cuma

Hatırlayasım varmış!

90+3 te gelen galibiyet golü. Bir o kadar olaylı. Topu isteyen Sezer'e vermeyen Pele yazdı golü. Es Es aldı 3 puanı. Sivasspor kaybetti. Ama Bucaspor,Konyaspor ve Kasımpaşa'nın iştahı kabardı. Bucaspor'un yarın işi zor.
Kasımpaşa ise kazanabilir dikkat. Geçen hafta buldukları moral pozitif yansıyacaktır yarın.

Konyaspor'a Yılmaz Vural dopingi geldi. Sever bu tip durumları Yılmaz Hoca hep beraber göreceğiz ne olacak?

Eskişehir-Sivasspor maçına gelirsek serbest vuruş öncesi yaşanan olayın benzeri olmasa da , yakından uzaktan alakası olmasa da bir anı hatırlattı bana. Ya da benim hatırlayasım varmış diyeyim.

Kocaelispor maçı;  Bülent Korkmaz'ın kelimeleriyle bitirelim..
"Kocaelispor maçı var, 2-0 öndeyiz, son dakikalarda bir frikik kazandık, ben atmak istedim. HAGİ;  bana "sen topun üzerinden atla ve git kaleden topu al" dedi. Dediğini de yaptı, ben de gittim kaleden çıkardım topu...."

Kaptana ve Commandante Hagi'ye saygı ve sevgilerimle..





13 Şubat 2011 Pazar

Serie A'dan kısa kısa 25. hafta notları

Cassano ve Pazzini ile yolları ayırmak yaraladı diyebiliriz Sampdoria'yı. Son 4 maçında mağlubiyet aldı takım. 7 haftadır da kazanamıyorlar. Önemli bir maçtı Bologna maçı. Biraz tutuştular diyebiliriz. Alt sıralara doğru serbest düşüşe geçmişlerdi taa ki Bologna maçına kadar. İlk 15 dakikada buldukları tam üç gol var.
İkinci yarı rolanti oyun ve galibiyet.


Catania için hayati derecede önemli bir maçtı Lecce maçı. Duran toptan Silvestre ile gelen golle tamam dedim şeytanın bacağını kıracak Simeone ama öyle olmadı. İkinci yarı Lecce iki topta iki gol buldu ki çok organize geldiler. Çok yüksek tempoda seyreden maçta Lodi çıktı sahneye. Mascara gibi bir oyuncusunu Napoli'ye veren Catania'da Lodi:"Mascara yoksa ben varım " dedi adeta. Frikikten enfes bir gol bıraktı ağlara. Sonrasında bir tane daha. Aldı ipten Catania'yı.


Bir de Cesena-Udinese maçına değinelim. İnanılmaz bir baskı ile başlayan Cesena bir türlü golü bulamadı. Ama iyice bunalttılar Udinese'yi. Derken bir kontra ve gelen serbest vuruş. Serbest vuruşun penaltı olduğunu hatırlatayım. Hakem Orsato süzemedi pozisyonu. Hoş ; Di Natale penaltıdan çok daha güzel gönderdi topu kaleye. Astı resmen. Orsato 2. yarıda bir de Cesena penaltısı yedi dip not. Sonrasında Gökhan İnler köşeye isabetli vuruş ve son nokta yine Di natale'den..

Şu ana kadar ki 25. hafta toplu sonuçları :

Bucaspor:3 Konyaspor:2

Buca Arena'da kritik bir randevuydu. Bucaspor , rakibi Konyaspor'u devirerek önemli bir avantaj yakaladı diyebiliriz. 

Özellikle Sivasspor'un da bu hafta kaybetmesi önemli. Ayrıca sezon sonu olası puan eşitliğinde ; Bucaspor Konyaspor'un önünde yer alacak. Çünkü Konya'daki maç 1-1 sona ermişti.

Maçtan değinelim biraz kısa kısa..

Yine maraton tribününde yerini alan ben, şöyle bir stadı kolaçan ettikten sonra gördüm ki kapalı tribün pek dolmuyor. Kasımpaşa maçında da fark ettim bunu. Sebebi tabii ki bilet fiyatları. Stadın tribünlerinin her yerinin kapalı olduğunu belirteyim. Yani maraton tribünü ile kapalı tribün arasında herhangi bir fark bulunmuyor. Fiziksel anlamda. Maraton ile kapalının aynı fiyatlarda olması Bucaspor Yönetimi'ni eksik bırakmaz. Merak etmesinler. Aksine takımın avantajına olur. Bunu da belirteyim.

Konyaspor taraftarına ayrılan yerin ise tamamı doldu. Bir kafes içerisinde maçı izlediler. Tribünlerin sahaya aşırı yakınlığı nedeniyle çok çok iyi bir önlem bana göre.

Bucaspor yine taraftar desteği ile maça hızlı başladı ve golü buldu. Sonrası ise can havli ile gerçekleştirilen Konyaspor atakları..

Koray'ın kırmızı kartına değinelim. Cüneyt Çakır yerden göğe kadar haklı. İlk sarı için zaten bir şey söylenemez. Koray ise ikinci sarı için deyim yerindeyse kaşındı.
On kişi kalmanın Bucaspor açısından sıkıntı yaratacağını düşünenler yanıldı. Ben de bu yanılanlardan biriyim. Kırmızı kart erken gelmesine rağmen Bucaspor inanılmaz bir mücadele örneği gösterdi.

Samet Hoca hemen Leko'yu stopere çekti. Bu da bir önlemdi. Ancak sonrasında Beto-Ediz değişikliği ile Ediz'i oraya yerleştirdi ve Mendy'i santrafora aldı.

İkinci yarıya aynı arzu ,istek ile başlayan Bucaspor Erkan ile yakaladığı kontrayı iyi değerlendirdi. Hem kırmızı kart hem penaltı herkese maç Buca'nın dedirtse de futbolda kesin bir şey yok. Bunu bilmek gerek.
Nitekim de öyle oldu. Konyaspor iki yan topla eşitliği sağladı. Zaten maç boyu 3 etkili orta yapan Konyaspor bunların ikisini gol yaptı. Bunda biraz da kaleci Londak'ın hatası var. Çıktığı yan topu alıyor tamam ama çıkılması gereken yan toplara da çıkmak lazım.

Demoralize olan bir Bucaspor olmasına rağmen disiplinin elden bırakılmaması önemli. 2-2 olana kadar Samet Hoca değişikliklerde biraz gecikti. O da farkında ki maç sonu belirtmiş. 2-2 den sonra Konyaspor'un bir yan topu bu defa Londak'tan döndü. Dönen topu maçın adamı Leko yaklaşık 40 metre sürdü ve köşeyi güzel gördü.

Biraz da Cüneyt Çakır'dan bahsedelim..

Otoriter kimliğini kartlarıyla korumaya çalışan bir hakem olduğu biliyoruz. Türk hakemlerimiz içinde bana göre en iyisi diye düşünüyorum. Bizim hakemlerimizin kabiliyetlerini bildiğim için yorumum bu yönde. Hata yapmıyor mu elbette yapıyor..
Bucaspor-Konyaspor maçında biraz kart adaletinde sıkıntı yaşadı. Ancak son dakikada Konyasporlu Ertuğrul'un kırmızısı ikinci sarıdan değil , direkt kırmızı olmalıydı. Ufak bir hata olarak görünebilir ancak bana göre büyük bir hata bu.

Unutmadan Mehmet Batdal'dan bahsedeyim biraz. Bucaspor'un evladı, devre arasında düşme hattındaki en azılı rakip Konyaspor'a gidince tepki toplamıştı camiadan. Her takım olur da neden Konyaspor denmişti?

Batdal da bir açıklama yapmadı bu konu ile ilgili. Maç öncesi takımlar ısınırken  göremedim kendisi. Gelmedi mi acaba diye düşünürken yedek kulübesinde gördüm. Maç öncesi ısınmadı ama on sekizdeydi. Devre arası da ısınmadı. Oyuna da girmedi haliyle. Bu da ekstra anekdot olsun.

10 Şubat 2011 Perşembe

Cesare Prandelli

Akşam akşam nerden geldi aklına Prandelli yazısı diyebilirsiniz. İtalya, Almanya'ya yenilmeyince bir anda içimden geldi. Son Dünya Kupası'nda İtalya'nın bozulan imajını yavaş yavaş kurtarmaya çalışan bir teknik adam ile karşı karşıyayız.

Cesare Prandelli..

Teknik direktör kariyeri Atalanta genç takımı ile başladı. Sonrasında bir dönem Lecce kariyeri var.
Hoş anılar ile ayrılmamış Lecce 'den . Tarih itibariyle bu dönemlerini zaten pek hatırlamıyorum.

Prandelli'yi ilk olarak Prandelli yapan aslında Parma macerası..
Parma'daki ilk sezonu 56 puan toplamaya başardı. Takip eden sezon yani 2003/2004 sezonu ise 58 puan ile kapattı. Parma'nın çapına göre hayli başarılı iki yıl..

Bu başarısı O'nu Roma'nın başına geçirdi. Ama bir takım sorunlar peşini bırakmadı Prendelli'nin.
2005/2006 sezonu O'nun Fiorentina macerasının başlangıcı..
İlk sezonunda tam 74 puan ve gelen 4. lük mevcut. Ancak başından bela bir türlü eksik olmadı. Calciopoli skandalı O'nun takımının da başını iyice ağrıtacaktı.

İlk olarak 4. olan Fiorentina'ya İtalya Federasyonu Şampiyonlar Ligi'ne gidemeyeceğini söyledi. Sonrası ise daha vahimdi. Fiorentina 'ya Serie B yolu gözükmüştü. Hala daha devam Calciopoli davaları olduğunu da hatırlatalım. Daha sonra Serie B'ye düşmekten bir şekilde kurtuldu Fiorentina. İtalya Federasyonu ise düşmekten beter bir karara bağlamıştı durumu. 2006/2007 sezonuna Fiorentina eksi 15 puan ile başladı. Düştü gözü ile bakılmaya başlanmıştı Fiorentina'ya. Prandelli için bu sorun teşkil etmedi. Eksi 15 puana rağmen Fiorentina sezonu 5. olarak tamamladı.

Bu başarı Cesare Prandelli'ye yılın en iyi İtalyan teknik adam ödülünü almasını sağlamıştı.

2007/2008 sezonunda Avrupa'da dolu dizgin ilerledi takımı. Uefa Kupası'nda yarı finale kadar geldiler.
Ancak Rangers'a elenmekten kurtulamadılar.
Serie A ise 66 puanla 4. sırada tamalanmıştı. Bu Şampiyonlar Ligi bileti demekti.
O yıl da İtalya'da en iyi teknik direktör ödülünü aldı.

2009'da Şampiyonlar Ligi'nde gruplara kalan takım, grubu 3. sırada tamamladı ve Uefa Kupası'na gitti. Bu sefer işler Avrupa'da pek iyi gitmedi Ajax ' a elendi takım.
Serie A 'da ise Fiorentina yine 4. olup, Şampiyonlar Ligi'ne gidiyordu. Prandelli adeta makina düzeneğini gibi bir ekip oluşturmuştu.

Şampiyonlar Ligi'nde bu sefer takım 2. tura yükseldi. Ancak bu başarı Serie A'ya etki ediyordu. Fiorentina için işler Serie A'da pek iyi değildi. O sezon Fiorentina 47 puan ile 11. oldu.

2010 Mayıs'ında İtalya Futbol Federasyonu , Fiorentina'nın kapısını çaldı. Son Dünya Kupası'nda imajı zedelenen takımın başına Prandelli istendi. İlk etapta Fiorentina buna soğuk baksa da Onlar da artık Cesare'nin miladının Fiorentina'da dolduğunu düşünmüş olacaklar ki izin verdiler.

2012 Avrupa Şampiyonası eleme gruplarında 3 galibiyet 1 beraberliği var İtalya'nın.
Buna oynanmadan kazanılan Sırbistan maçı da dahil tabii ki.
Prandelli'nin İtalya mecarası mutlu sonla mı sonlanacak? Umarım mutlu biter.
Hep beraber, izleyip göreceğiz..

6 Şubat 2011 Pazar

Galatasaray:4 Eskişehirspor:2

Hani mekan oynatıyor diyoruz ya hakkaten öyle. Galatasaray müthiş bir pres gücü ile başladı maça. Eskişehirspor afalladı diyebiliriz. Stancu’nun dolaşarak rakibi hallaç pamuğu gibi atması , iyi bir Kazım ile birleşince goller erken geldi.

Sabri’nin şutunu iyi takip eden Cana’nın kafası ile öne geçti Galatasaray. Cana demişken biraz değinelim şu yürekli insana. Transfer edilirken bazı noktalara değinmiştim. Hatırlayın bazı yorumcular “Cana’dan 50 tane var bu ülkede” dediler. Cevabı her maç Cana’dan alıyorlar. Marsilya’da , Sunderland’de kaptanlık yapmış bir adam için yorum yaparken mahalle ağzı yorumlarını bırakmak gerekiyor. Yoksa böyle cevabı alırsın. Asıl mevkisi olmamasına rağmen stoper bile oynuyor layıkıyla. Devam Aslan Yürek..

Sağlı sollu bindirmeler , Kazım’ın , Culio’un iyi oyunu bir anda farkı üç yaptı Türk Telekom Arena’da.

İkinci yarı daha bir rolanti oynar diye düşündüm Galatasaray için ama yanıldım. Aynı istek , aynı arzu devam etti. Asya Kupası’nda finale kadar tüm maçları oynayan Kewell ve Neill ‘i oyundan almak akıllıcaydı. Çünkü aşırı yük bindi bu iki Avustralyalıya Asya Kupası’nda. Skor da rahat olunca Hagi dinlendirmek istedi. Son derece haklı ancak rüzgar bir ara ters esti.

Eskişehirspor’un arka arkaya buldu iki gol var ki Ümit Karan’ın frikiğine ayrı değinelim. Eski dost güzel bir gol bıraktı filelere. Ümit'in Galatasaray'da frikik golünü hatırlamıyorum. Sürprizi bize yaptı.

Müthiş bir futbol oynadı Galatasaray ancak bir anda skor 3-2’ye gelince ister istemez insan tedirgin oluyor. Neyse ki köşe vuruşundan gelen topa Kazım zekice dokundu ve Milan Baros geri döndü. Baros yavaş yavaş daha fazla dakika alıyor. Baros arkası Stancu çok daha iyi olacak. Culio müthiş çalışıyor. Bir de Arda daha dönmedi. Haa bir de Pino var. İyi bir harman bekleyelim Hagi’den. Özellikle kanatlarda çok fazla alternatifi olacak sakatlar dönünce. Hep beraber bekleyip , göreceğiz.

Gençlerbirliği:1 Bucaspor:0

Sivasspor’un Cuma günü 3 puanı Bursa’da bırakması , Konyaspor’un da öğle saatlerinde kendi evinde Antep’e yenilmesi Bucaspor’un iştahını kabarttı.

Alınacak 3 puan hem büyük bir avantaj sağlayacaktı hem de Gençlerbirliği’ni yakalayacaktı Bucaspor. Ama olmadı..

Ortada geçen bir maç oldu. Kupa maçına nazaran Bucaspor çok daha etkiliydi. Çok da iyi bir futbol ortaya koydu. Ama son vuruşlar etkisizdi. Top girmeyince girmiyor. Aksine salapati bir ortada Bucaspor’un yeni kalecisi Londak iki hamlede topu kontrol etmeye çalıştı. Yere sektirdiği top Kamil’e çarptı Oktay da golü yaptı. Puan çıkaracağı bir deplasmandan eli boş döndü Bucaspor.

Ancak rakiplerine nazaran daha çok umut verdiğini söyleyelim. Önümüzdeki hafta büyük rakibi Konyaspor , Buca Arena’ya gelecek. Bu avantajı Bucaspor'un iyi şekilde değerlendirmesi gerekiyor. İnancım tam. Kazanırsa önü açık. Sivasspor’da gelecek çünkü Buca deplasmanına. Hadi bakalım o zaman Forza Buca..

3 Şubat 2011 Perşembe

Gaziantepspor:3 Galatasaray:2

BAM’dan (Barış,Ayhan,Mustafa Sarp) yoksun bir Galatasaray..

Göze , kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? 2. yarıya kadar sürdü bu serüven..

Cana stoper. Neill ön libero. Yanında Yekta. Solda Culio. Sağda Colin. İleri uç Kewell. O’na destek arı gibi çalışan Stancu..
Oyunu ilk yarıda Antep yarı sahasına yıkacakken yenen bir gol..

Cenk’in golü. Suçlu aramak , bulmak basit. Ancak Hakan Balta’daki bu ruhsuz tavır devam ettikçe O’nun hakkında yazacaklarım iyice sertleşecek. Nedir bu tavır?
Böyle oyun olmaz. Özellikle ilk yarı Stancu , Hakan Balta’nın açıklarını kapatacağım diye helak oldu. Enerjisi bitecek diye korktum açıkçası.

Kewell’ın müthiş pasında topu iyi alan Culio, zor durumda da olsa harika bir orta kesti. Bu da O’nun kalitesinin bir göstergesi. Kazım iki hamlede gol yaptı topu. Başka da bir şey yapmadı zaten. Aşırı top kaybıyla oynadı.

2. yarı etkisiz Yekta yerine M.Sarp oyundaydı. Stancu ile fırladık yerimizden..
Ne vurdu arkadaş! Çok güzel bir gol attı Rumen. Çok çalışıyor. Enfes bir şut çıkardı. Tam Galatasaray avantajı yakaladı derken , El Yasa bir anda topa vurma gayreti gösterdi. Top da iyi yere gitti.
Sonrası ızdırap Galatasaray için. Hem Aydın Yılmaz'ın , hem de ara transferde Cenk Tosun'u bir kaç yüz bin euro için almayan Adnan Sezgin'in kulaklarını epey bi çınlattım.

Cenk Tosun iki gol ile galibiyette önemli bir rol oynadı. İyi kumaşı belli etti bir maçta. Gaziantepspor için hayırlısı olsun.

Galatasaray'ın rövanşta turu geçeceğine inanıyorum. En azından tutunacak tel dal bu kaldı. Şu kupayı da kaldıralım artık.
Son olarak Özgür Yankaya..
İleride bu adamlara muhtemelen daha çok maç verilecek. Belki de MHK bunları FIFA'ya önerecek. Yazık bize. Yazık benim ligime..
Hiç bir kararında standartı olmayan bir hakem ne yazık ki.Ömer Üründül çok beğeniyor kendilerini.
Ama çalamadı son dakika da penaltıyı. Ee o zaman ?
Ben ne yapıyım böyle yüreksizleri..


Gençlerbirliği:2 Bucaspor:0

Kupanın ilk ayağına Bucaspor temkinli çıktı. Samet Hoca çok da iddaalı olmayan bir kadro sahaya sürdü. Haklı 3 gün sonra Ankara’da rakip yine Gençlerbirliği olacak. Ama lig çok daha önemli..

Bucaspor dengeli başlayan oyunda ilk yarıda fazla top tutamadı. Erkan’ın ortasına iyi vuramayan Musa’nın pozisyonu dışında pozisyonu yok. Gençlerbirliği ise daha çok sağ kanattan Hurşut ile gelmeye çalıştı. Birkaç cılız atak Pavel’de son buldu.

2. yarı Samet Hoca biraz daha ligi düşünmek istedi. Hatta sarı kartı var diye yeni Brezilyalı stoperini de oyundan aldı. 70’den sonra yenen iki golle Bucaspor önemli bir avantaj kaybetti.

Kupa elbetteki önemli ancak ligi daha çok önemsemek gerek. Teknik heyet ve futbolcular da bunun farkında.

Sercan Kaya sana ayrı bir paragraf açıyorum.
Nedir bu vurdum duymazlık !
İlk yarı net iki pozisyon sırf bencilliğin yüzünden eridi. İkinci yarı Samet Aybaba seni bilhassa oyundan almıyor ki oyna,top yap, kendine gel diye!
Ama nerdee?

Hele 90. dakikadaki son vuruşun yok mu..
Alt yapıdan gelme bir adam olmasam çok daha farklı yazacağım ya , Neyse!
Toparlan artık..

2 Şubat 2011 Çarşamba

Kevin Pariente

Medyanın aksine 27 yaşında değil 24 yaşında bir oyuncudur Kevin Pariente.
Bucaspor'un yeni Fransız'ı orta sahda görev alıyor. İlk olarak Paris Saint Germain'in genç takımında kendini gösterme başarısı bulmuş Kevin. Hatta o dönem forvet hattında sıkça denenmiş. Sonrasında Levante'de idmanlara çıkmış. B takımında görev almış. Maccabi Tel Aviv ısrarla istemiş O'nu. O da. Çünkü ailesi o dönem İsrail'de yaşıyor. Anne tarafından İsrailli diyebiliriz. Ancak Tel Aviv öyle kötü bir sözleşme sunmuş ki kabul etmesi olanaksızmış.

İlk profesyonel sözleşmesi Sedan takımı ile. Fransa 2. liginde..
Sonrasında Cannes Fransa 3. Lig'i. Düşen bir kariyer. Umarım Bucaspor için en iyisi olur. Kevin orta göbeğin yanı sıra , kanat özelliği ile de öne çıkıyor. Forma şansı bulacak mı , hep beraber göreceğiz.