26 Şubat 2010 Cuma

Kabus Gecesi

http://www.jaglersport.com/yazi.php?id=535

Gecenin başka bir açıklaması yok.Önce Galatasaray ile başlayalım…
İlk yarı bana göre çok iyi bir Galatasaray vardı.Kontrollü , ne yapmak istediğini bilen…
Rakibe ilk yarıda doğru,dürüst pozisyon dahi vermedi Galatasaray.Ancak ikinci yarıda ne olduysa oldu.
Hakan Balta ve Uğur’un kanadı inanılmaz aksamaya başladı.Özellikle Reyes’in etkili oyununu eklemek lazım.
Galatasaray geriye düşmesine karşın golü de hemen buldu ancak sonrası tarihe skandal olarak geçti.

Uefa’da bu sezon 6 hakem uygulaması var.
Bana bir tane yararını söyleyin.Aksine zararı var.Şunu belirtiyim.Özellikle orta hakemin maçtaki kasıtlı kararları ve çizgi hakeminin bariz,yüzde yüz penaltıyı vermeyişi tarihe geçmiştir sanırım.
Platini’nin kulakları epey çınlamıştır.Bu bir hakem hatası olamaz bana göre.O yakınlıktan hata yapma şansınız çok ama çok düşüktür. Hangi sebeple bilmiyorum ama bu hakem topluluğunu umarım Uefa gözden geçirir.Çünkü bunun adı emek hırsızlığıdır.

Bu olayların hemen sonrasında Caner’in 2 dakika içinde oyundan atılışı maçın kaderini belli etti diyebiliriz.Caner’in gördüğü kartlar ne yazık ki profesyonellik anlayışına ters düştü.İlk sarı kartı anlarım.Ancak ikincisi affedilemez.

Son bir haftadaki üçüncü zorlu maçına çıkan Galatasaray 10 kişi kalmanın da etkisiyle Forlan’ın golüne engel olmayınca tur kaçmış oldu.
Forvetiniz olmayabilir,iyi veya kötü oynarsınız orası işin başka kısmı.Ancak maçı idare edenler skoru tayin edemezler.

Daum kendi kendini imha etti…

Fransa’da Deniz’in hatası ile yenen 2. gol Fenerbahçe’ye pahalıya mal oldu diyebiliriz.

Kadıköy’de bir çok oyuncusu olmamasına rağmen Fenerbahçe maça tempolu başladı.Lille’in de net atakları vardı ancak golü Fenerbahçe buldu. Bana göre ilk golü Fenerbahçe’nin bulması bu maçta çok önemliydi.Çünkü Lille kontra atağa hızlı çıkan bir ekip.Skor avantajını da eline geçiren Fenerbahçe ; rolanti düzeyde giden maçı bana göre Daum’un ilginç oyuncu değişikleriyle kaybetti diyebiliriz.

Bu kadar istekli,arzulu her yere koşan ,basan Guiza’yı oyundan alması gereksiz bir değişiklikti.Guiza oyundan çıkıyor 6 dakika sonra Semih giriyor.Bu arada bu gereksiz değişikler takımın bana göre dengesini bozdu.Volkan’ın topa çıkıp,çıkmama tereddütü ; isteği,baskısı biten Lille’e umut oldu.

Böylece Avrupa defterimiz tek gecede kapanmış oldu.

Hem Galatasaray hem de Fenerbahçe turu istedi.Birini hakem yaktı,biri de kendi kendini yaktı.
Ne yapacağız; döneceğiz yine kendi ligimize…

22 Şubat 2010 Pazartesi

Millilerin 2012 fikstürü..

2012 Avrupa Şampiyonası Grup Eleme Maçları (A) Grubu Fikstürü şöyle:

3 Eylül 2010:

Belçika-Almanya
Kazakistan-TÜRKİYE

7 Eylül 2010:

Almanya-Azerbaycan
TÜRKİYE-Belçika
Avusturya-Kazakistan

8 Ekim 2010:

Almanya-TÜRKİYE
Avusturya-Azerbaycan
Kazakistan-Belçika

12 Ekim 2010:

Belçika-Avusturya
Azerbaycan-TÜRKİYE
Kazakistan-Almanya

25 Mart 2011:

Avusturya-Belçika
Almanya-Kazakistan

29 Mart 2011:

TÜRKİYE-Avusturya
Belçika-Azerbaycan

3 Haziran 2011:

Avusturya-Almanya
Kazakistan-Azerbaycan
Belçika-TÜRKİYE

7 Haziran 2011:

Azerbaycan-Almanya

2 Eylül 2011:

Azerbaycan-Belçika
Almanya-Avusturya
TÜRKİYE-Kazakistan

6 Eylül 2011:

Avusturya-TÜRKİYE
Azerbaycan-Kazakistan

7 Ekim 2011:

TÜRKİYE-Almanya
Azerbaycan-Avusturya
Belçika-Kazakistan

11 Ekim 2011:

Almanya-Belçika
TÜRKİYE-Azerbaycan
Kazakistan-Avusturya

Deplasmanları çözdüler...

Madrid’ten avantajlı bir skor ile dönen moralli Galatasaray ilk yarıdaki oyuna bakarsak İnönü’den istediğini aldı diyebiliriz.Kadroya baktığımızda Rijkaard’ın sadece bu maçı düşünmediği hafta içindeki A.Madrid maçını da düşündüğünü gördük ki bunda sonuna kadar haklı.Kadroyu bu yoğun periyotta bana göre iyi kullanıyor.

Galatasaray bu haftaki iki zorlu deplasmanda nasıl oynaması gerekiyorsa öyle oynadı ve istediğinin çoğunu aldı.

Maça baktığımızda ilk yarıda Galatasaray’ın pozisyonları var ancak daha net pozisyonları Beşiktaş yakaladı.İkinci yarıda ise golü bulana kadar Galatasaray inanılmaz iyiydi.Ancak golden sonra anlamsız bir şekilde geriye çekildiler.

Beşiktaş’a baktığımızda ise Mustafa Denizli’nin Nobre tercihi tamamen psikolojik bir tercih.Nobre’nin Galatasaray maçlarındaki başarısı ortada.Bana göre sırf bu yüzden ilk 11’de yer aldı.Başarılıydı da ama neden oyundan çıktığına anlam veremedim.

Kaleye dikine giden bir oyuncu Holosko’nun da oyundan çıkması Beşiktaş’ı iyice zor durumda bıraktı.
Duran topta oluşan karambol ile ikinci yarıda bir puan geldi diyebiliriz.Beşiktaş’ın üç puan parolası ile çıktığı bir maçta bir puan ile ayrılması Denizli’nin planlarını biraz aksattı.

Bir forvetin oyunda olması Galatasaray açısından çok önemli…
Jo oyuna girdikten sonra Galatasaray’ın ilerde daha çok top tutması ve akabinde golün gelmesi.Gerçi gol geldikten sonra yaslandı Galatasaray ancak maçın dengeye gelmesi ile oyunu öne attı.Şimdi Avrupa’da yine forvet yok ancak Galatasaray’ın avantajı var o da 0-0’a turun gelmesi.

Atletico Madrid her ne kadar bu sezon istediklerini başaramasa da hiçbir zaman küçümsenmeyecek bir ekip.Çok önemli bir oyuncuları var.İlk maçta da gördük.Oyun ortadayken gelen bir frikik golü ile öne geçtiler.Kötü oynarken golü bulmak bir takım için en önemlisi.Bunlara dikkat etmemiz gerekiyor.

Fenerbahçe’nin Lille maçı ise Fransa’dan daha zor olacağa benziyor.Fenerbahçe’ye tek gol yetiyor.Onu da bulacaktır.Ancak Lille’nin hızlı ve kontra atağa uygun oyuncularına bir çare bulmak gerekiyor.Bu yüzden ilk golü Fenerbahçe bulmalı ve oyunu istediği gibi yönlendirmeli..Yoksa korku dolu dakikalar yaşabiliriz.

Her iki takımın da Avrupa’da yoluna devam etmesi dileğiyle…

19 Şubat 2010 Cuma

Turkcell Super Lig 22. hafta...

Sivasspor - Manisaspor 20.02 Cmt 14:00
Eskişehirspor - Gençlerbirliği 20.02 Cmt 15:00
Trabzonspor - Büyükşehir Bld. 20.02 Cmt 20:00
Ankaraspor - Kayserispor 21.02 Paz 00:00
Ankaragücü - Antalyaspor 21.02 Paz 14:00
Diyarbakırspor - Denizlispor 21.02 Paz 14:00
Kasımpaşa - Gaziantepspor 21.02 Paz 14:00
Beşiktaş - Galatasaray 21.02 Paz 19:00
Fenerbahçe - Bursaspor 22.02 Pzt 20:00

12 Şubat 2010 Cuma

PAN RIVER DUBAI'DE KAZANDI!

Gazi Şampiyonu safkanımız PAN RIVER, 11 Şubat Perşembe günü ilk kez çıktığı Dubai Meydan Hipodromu’nda birinci olmayı başardı.

PAN RIVER, 1800 metre çim pistte 11 safkanın katılımıyla yapılan Gulf News Broadcasting handikap koşusunu, Selim Kaya ile 1.51.87'lik derece yaparak kazanırken, koşuda ikinciliği Lucky Find, üçüncülüğü Shaweel, dördüncülüğü ise Spriıng Of Fame elde etti.

Toplam ikramiyesi 175.000 $ olan koşuda, PAN RIVER sahibine 105.000 $ ikramiye kazandırdı.

Koşu sonrası at sahibi Nevzat Seyok ‘‘Gerçekten çok güzel bir yarış oldu. Atımız çok başarılı bir yarış çıkardı. Jokeyimiz Selim Kaya'yı ayrıca tebrik ediyorum. Dört dörtlük bindi. Ayaklarım yere değmiyor, diyecek söz bulamıyorum’’ dedi.

Türkiye Jokey Kulübü Asli üyesi N.Can Güven ise ‘’Mutluluğumu sizlere anlatamam. İşte Türk atçılığı bu. Heyecandan ölecektim’’ şeklinde konuştu.

Son olarak TJK TV'deki canlı yayına bağlanan TJK Başkanı Behçet Homurlu ''Çok heyecanlıyım, çok gururluyum. Büyük bir keyif yaşıyoruz. Benim Türk atları ile ilgili düşündüklerimi biliyorsunuz. Biz her zaman atlarımızı dışarı götürüp başarılı olmak zorundayız. Aksi takdirde dünya atçılığında yerimiz olmaz. Bunun örneğini bu gece hep birlikte yaşıyoruz. Bize bu mutluluğu yaşatan atın ilgililerine, emeği geçenlere teşekkür ediyorum’’ dedi.


Yarışı izlemek için tıklayın:
http://www.tjk.org/haberftp/2010/100211206.wmv

7 Şubat 2010 Pazar

Kan Kaybı Başladı!

http://www.jaglersport.com/yazi.php?id=521

Kayseri deplasmanları her zaman zordur.Ama Galatasaray bu deplasmandan biraz şansı olsa üç puan kopartabilirdi.

Şu maçta Baros olsa diyorsunuz içinizden ya da hazır olmasa bile Jo.Çok farklı olacağı kesin.Galatasaray baskı yapmadı mı?

Yaptı.İlk yarının son on beş dakikası ve koca bir ikinci yarı.Özellikle Kayserispor on kişi kaldıktan sonra tek kaleye çevirdiler.Ama işte ileri uç eksikliği çok hissedildi.Buna rağmen Elano ve Emre Çolak o pozisyonları gol yapsa bunların çoğu konuşulmayacak ama bana göre kaçan önemli iki puandı.

Giovanni Dos Santos ; maç boyunca pek olumlu bir hareketi yok.Çünkü hazır değil.Futbolu unutmuş.Tekrar hatırlayacağı yer Galatasaray da olabilir.Ama şu zamanda değil.Çok önemli maçlar oynayacak Galatasaray.Bu tempoda hazır futbolculara çok ihtiyaç var.Umarım en kısa sürede toparlanır. Örneğin; Jo tam toparlanacağı, maç eksiklerini gidereceği sırada sakatlandı.Bu da Jo ve özellikle Galatasaray’ın büyük şansızlığı.Futbolda yönetimler bazen kumar oynamak zorunda kalırlar.Galatasaray da Jo,Giovanni ve Nonda kumarını oynadı. Şu an için işler iyi gitmiyor.Ama futbol bu ; neyin nasıl şekilleneceğini kestirmek çok zor.

Bunda önceki yazılarımda belirttiğim bir şey var.40 yıl düşünsem Sabri’yi arayacağım aklıma gelmezdi.Arıyorsunuz işte.Uğur’un tedirgin oyunu ne yazık ki o bölgeyi aksatıyor.Sabri’nin o hızı,çevikliği en azından bindirmeleri çok belirgin hissediliyor.En yakın zamanda dönmesi dileğiyle…

Bu arada ; sen o kadar güzel bir stat yap ancak zemini hiçbir şeye benzemesin.Olacak iş değil.Uzaktan harika gözüküyor.Ancak gel gör ki patates tarlasından farkı yok.
Euro 2016’ya adayız beyler dikkatinizi çekerim…

Kafama takılan bir konu!

Tolga Özkalfa fena olmayan bir düzeyde iyi bir maç yönetti diyebiliriz.
Ama bakıyorum.
Kayserispor-Fenerbahçe. Maç Kayseri’de.Hakem Tolga Özkalfa…
Kayserispor-Galatasaray. Maç Kayseri’de.Hakem yine Tolga Özkalfa…

Kayserispor kendi evinde bu iki büyük ile oynarken neden aynı hakem veriliyor diye sorar insanlar?

Kayserispor-Beşiktaş maçına da Tolga Özkalfa’yı verin tam olsun Sayın Sarvan.

Umarım bunlar sadece bir tesadüftür.Ama bu kurum bazı tesadüfleri de engelleyecek ki insanların midesi bulanmasın!!!

1 Şubat 2010 Pazartesi

Bank Asya'ya...

http://www.jaglersport.com/yazi.php?id=515

Denizlispor ikinci yarıya bir başka başladı.Kadıköy’de direnen,ısıran bir takım görüntüsü vardı.Bu görüntüyü Galatasaray maçına da taşıdılar.Daha istekli olsalar da puan alamayınca bunun bir anlamı kalmıyor.Çünkü puan olarak çok geride bir takımın artık kazanması gerekiyor.

Denizlispor mu Sivasspor mu derseniz?

Ben olumlu futbolu ile Denizlispor ligde kalsın isterim.Ama görünen durum ikisinin de şu tabloda düşebileceği.Sivasspor takımı , takım olmaktan çıkmış.Herkes kendi aleminde bir şey yapma telaşında.Muhsin Hoca kusura bakmasın ama geldiğinden beri takıma ne verdi?
İnanılmaz dağınık bir takım havası hakim. .Neredeyse rakip takımın stoperleri bile Sivas kanatlarından bindirecek.
Yabancı transferleri her ne kadar bir maçta karar vermek istemesem de vasat bir görüntüdeler.

Bank Asya’da böyle bir takım görüntüsü yok.Çok net bazı şeyler gözüküyor.

Denizlispor’da ise eksik olan son vuruşlar.Siz golü veya golleri ve bunun akebinde puanları bulamazsanız ne yazık ki düşmeye mahkumsunuz.

Galatasaray’a gelirsek…
Çok iyi olmayan bir futbola hatta rakibinin çok iştahlı olmasına rağmen önemli bir üç puan aldı.
Jo oynadıkça daha iyi olacak görüntüsü veriyor.
Servet aradığı partneri bulmuş gibi ancak biraz daha maç yapmaları Neill ile uyumları daha iyi seviye getirecektir.Bu maçta pozisyon vermelerine rağmen hiç olmazsa araya atılan topların kesilmiş olması umut verici.
Özellikle Keita’nın dönüşü ile takımın azalan pozisyon sayısı yeniden istene seviyeye gelecektir.
Kewell ile Baros’u zaten saymıyorum.Onlar döndüğünde hücum hattını düşünemiyorum…

Ligin ikinci yarısı hakemlerimiz açısından fena olmayan,iyi bir görüntü ile başladı diyebiliriz.O kabus gibi geçen özellikle ilk yarının son bölümünün ardından bu durum hepimizi sevindiriyor.Bir kaç ufak hata olabiliyor ancak bunlar bariz ,büyük hatalar olmadığı sürece kabul edilir durumda.

Denizlispor-Galatasaray maçında Halis Özkahya’nın es geçtiği çok net bir penaltı olmasına rağmen ben bu konuyu değil başka bir konuya değineceğim.Çünkü o penaltıyı anlatmanın gereği yok.Gözünün önündeki penaltıyı niye vermediğini hala anlamış değilim.
Bu arada birkaç maçtır dikkat ediyorum. Her halde Caner’in ayağı kırıldığı zaman rakip kırmızı kart görecek.Böyle bir şey daha önce görmedim…

Şimdi zaman geçirdi diye Leo Franco’ya eğer kart gösteriyorsanız karttan sonra kalecinin yaptığı alkışlı protestoyu da sineye çekmeyip cezalandıracaksınız.
Eğer bunu bu maçta es geçip, başka bir maçta böyle bir durumdan oyuncu atarsanız işte o zaman bunun adı çifte standart oluyor.İşte o zaman kıyamet kopuyor.

İnanın Türk futbolsever de bunu hiç istemiyor.